Lityum, bipolar bozuklukta ve duygudurum bozukluklarında kullanılan, bir alkali metal tuzudur. Doğada serbest halde bulunmaz. İnsan vücudunda az miktarda olan bir elementtir. Tedavi öncesinde özellikle böbrek işlevleri değerlendirilmelidir. Tok karnına alınması mide bağırsak yan etkilerini azaltır.
Lityum düzeyine, alınan son dozdan 12 saat sonra bakılmalıdır. Lityum tedavisine yeni başlandığında ya da bir doz değişikliği yapıldığında bir hafta sonra; daha sonra da tedavinin ilk 6 ayı boyunca, 2-3 ayda bir kan lityum düzeyine bakılmalıdır. Tedavide 6 ay geçildikten sonra, 6-12 ayda bir kan lityum düzeyi ile kreatinin, TSH (tiroid stimüle edici hormon) ve BUN (kan üre azotu) düzeyine bakılması önerilmektedir (E.Köroğlu, HOPE, 2015).
Klinik yanıt alınan olağan değer aralığı; erişkinde 0.6-1.2 mEq/lt, yaşlılarda 0.4-1.0 mEq/lt dir. Anlamlı değeri, >1.5 mEq/lt olup klinik olarak toksisite açısından değerlendirilmelidir. Akut toksisitede, daha çok mide-bağırsak sistemi yakınmaları (bulantı, kusma, ishal ve ellerde tremor artışı) ön planda olur. Bu bulguların varlığında hekiminize başvurmak önemlidir.
Değer aralığının artması aşırı doz lityum ilaç alımı, akut böbrek yetmezliği, aşırı tuz kısıtlaması ve birlikte alınan bazı ilaç (ACE inhibitörleri, tiyazid diüretikleri, fluoksetin, steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlar vs.) kullanımında gözlenebilir.
Lityumla koruma tedavisinden yarar gören hastalar, bu ilacı yaşam boyu kullanmalıdırlar. Bu hastalar ilacı bırakacak olurlarsa %90’dan daha büyük olasılıkla yeni bir hastalık atağı geçirirler.