DEPRESYONDA DÜŞÜK ÖZDEĞER HİSSEDİLMESİ

Özdeğer, özsaygı, kendine güven ve kendinden memnunluk ve kendisine verdiği değerdir. Kendinizi kabullenişinizi, kendinizi bir bütün olarak sarsılmaz bir kabullenişe dayandırın; kişisel özelliklerinizi veya yaptıklarınızı nasıl değerlendirdiğinize ya da başkaları tarafından sevilmeye veya beğenilmeye değil. A. Ellis ; “Gerçek öz saygının, başkalarının sizi beğenmelerinden değil, sizin kendinizi beğenmenizden doğacağını bileseniz…” söyleminde bulunmuştur.

Öz değerinizi kuvvetlendirmeye çalışmak aslında sağlıklı bir amaçtır. Bununla birlikte, kişisel özelliklerinizi ve yaptıklarınızı daha iyileştirerek veya kendinizi daha çok kişiye beğendirmeye çalışarak öz değerinizi kuvvetlendirme yolunu tutarsanız depresyonunuzu artırabilir; öz değerinizi de daha aşağı düzeye indirebilirsiniz. Ne yazık ki kimileri kişisel gelişimlerinde kendilerini kabullenişten daha çok kendini suçlamanın işe yarayacağına inanır (L. Clark).

“Özdeğer” ile “Kendini kabulleniş” benzer terimler ise de “Kendini kabulleniş”; insanın kendisini sarsılmaz bir inançla kabullenmesi ve kendisine “değersiz” veya “mükemmel” gibi toptancı ve genelleyici anlamlar taşıyan sözcükler kullanarak değer biçmeyi reddetmesidir. Yaptıklarınızı nitelendirmek, ancak kendinizi bir kişi olarak nitelemeden kaçınmak çok önemlidir. “Kendini kabulleniş”  halinden daha çok memnun olmayı sağlar. Amaçları gerçekleştirme de başarıyı artırır; bunaltıyı, öfkeyi ve depresyonu hafifletir.

İNTİHAR DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞLARI

 

Bireysel, ailesel ve toplumsal düzeydeki olumsuz etkileri ve ne kadar çok kişiyi etkilediği göz önüne alındığında intihar bir halk sağlığı sorunudur ve önlenebilir. İntihar davranışı için risk etmenlerinin belirlenmesi risk altındaki kişi ve grupların saptanmasına yardım edecek, değiştirilebilir ve tedavi edilebilir etmenlere müdahale edilmesini sağlayacak ve intiharın önlenmesine yardımcı olacaktır. İntihar riskini artıran etmenler; bireysel, ilişkisel, yaşam ve çevreyle ilgili olanlar, toplumsal etmenler ve sağlık sistemi ile ilgili etmenler olarak değerlendirilmektedir.

İntihar davranışı için risk etmenleri yakın ya da uzak, değiştirilebilir veya değiştirilemez nitelikte olabilir. İntiharı önleme çalışmalarında amaç bireysel, ailesel ve sosyal düzeyde koruyucu etmenlerin güçlendirilip, değiştirilebilir risk etmenlerinin azaltılmasıdır.

Ülkesel ve bölgesel değişiklikler olsa da genel olarak ergenler ve ileri yaştakilerde intihar riski yüksektir.

Ergenlerin yaşadığı hızlı psikolojik, biyolojik ve sosyolojik değişiklikler onları çevresel streslere daha duyarlı hale getirmektedir. Bu dönemde bireyselleşme isteğinin de artması ile ergenin aile, okul ve diğer sosyal destek sistemlerinden aldığı destek azalmaktadır. Yaşlılarda genel bedensel düşkünlük, eşlik eden hastalıkların fazla olması, yaşam için neden hissetmeme gibi etmenler intihar düşüncelerini artırmaktadır.

Psikiyatrik sorunları olan kişilerde hem intihar davranışı hem de kendini yaralama davranışı riski genel topluma göre daha fazladır. İntihar eden kişinin %90’ında psikiyatrik bir hastalık bulunmaktadır.

İntihar düşüncesi olan bir kişinin zaman kaybetmeden kendisine yakın bir kişi, okul danışmanı, telefonda intihar hattı ile görüşmesi uygun olacaktır. Alacağı bir yardım, bir danışmanın yerinde muhakemesi ve ilgisiyle, belki de ilaç tedavisiyle var olan ümitsizlik duyguları tersine dönebilmektedir.