AİLE İÇİ KISKANÇLIK

Güvensizlik ve kıskançlıktan dolayı aile içinde çatışma ve gerginliğin yaşanması sık görülen sorunlardan biridir. Bu durum aile üyelerinin her birini duygusal anlamda etkiler ve zamanla davranışsal sorunlar da eklenebilir. Aile bireyleri arasındaki iletişim dili, öfke vs. zaman içinde birinden diğerine geçer.

Aile bireylerinin “favori ebeveyn”ler oluşturarak bunları desteklemesi bir anlamda kayırması diğer bireylerde endişe duygusu ve suçlamaları geliştirir (F.M. Dattilio, A. Jongsma). Bazı aile bireylerinin diğer aile bireyleri üzerindeki kontrolü, kızgınlığa sebep olur. Aileden uzakta geçirilen zamanlar, bazı aile üyeleri üzerinde derin bir güvensizlik yaratabilir.

Bu sorunu yaşayan çiftlerde terapide; güvensizlik ve/veya kıskançlığı içeren konulardaki gerginliği ve çatışmaları azaltmak, beraber geçen zaman eksikliği ile ilgili hayal kırıklıklarını ortadan kaldırmak önemli hedeflerdendir. Ayrıca bağımlı hareketleri azaltmak, aile üyeleri arasında yeniden güven oluşturmak istenen hedeflerdendir. Aşırı mülkiyetçilik (sahip olma isteği) düşünceleri araştırılır. Yapılan klinik görüşmelerde kişisel psikopatolojiler saptanırsa, bu sorunları ilaç ve/veya psikoterapi ile ele almak önerilmektedir.

AİLE İÇİ AYRILMA (BOŞANMA)

Evlilikle ilgili zorlukların yaşanması ve giderek yoğunlaşması, evliliğin ve aile ilişkisinin sürekli yıpranmasına yol açmaktadır. Eşler arasında anlaşmazlık ve tartışmaların artması birbirlerine yabancılaşmayı artırır. Diğer aile bireylerindeki gerilimde özellikle “ayrılma” söylemi ile tetiklenir. Aile üyelerinde endişenin, depresyonun ya da eyleme dönük davranışların (madde kullanımı, kavgacılık, düşük okul performansı gibi) semptomları gelişebilir (F.M. Dattilio, A. Jongsma).

Ebeveynlerin ayrılığa karar vermesi ile hangi aile üyelerinin evde kalacağı ile ilgili endişeli sorular ortaya çıkar. Çocuklar, bir ebeveynden belki de kardeşlerinden ayrılmaları nedeniyle çatışmalı bağlılıklar yaşayabilirler. Zorlayıcı maddi yetersizlikler sıklıkla gelişir. Çocuk yönetiminde problemler tek ebeveynliğin ve eski eşin destek eksikliğinin sonucu olarak gelişir.

Klinik görüşmelerde, her iki eşte anlaşmazlıklarını çözmek için motivasyon olup olmadığının saptanması önemlidir. Motivasyon sağlanamazsa ayrılmayla uyumlu bir şekilde başa çıkmanın sağlanması temel hedeflerdendir. Ebeveynlerin aile içi sorunlarda iş birliğini kabul etmeleri ve aralarındaki çatışmayı azaltmaları önemlidir. Ebeveynlerin çocuklara bakmaya devam etmesi, onlara sevildiklerine dair güven vermesi sağlanmalıdır.

EVLİLİK DIŞI İLİŞKİLER (ALDATMA)

Eşlerden biri ya da her ikisi de, evlilik ilişkisini zedeleyici cinsel davranışta veya evlilik dışı bir partnerle yakınlaşma (cinsel, duygusal vs.) yaşayabilirler. Bazı durumlarda ebeveynlerden biri ya da her ikisi de, ilişkiyle ilgili duygu veya düşüncelerini evlilik dışı bir partnerle paylaşır ve evlilik ilişkisinin açık ya da gizli beklentilerini ihlal eden gizliliği sürdürür (örneğin; açıkça veya gizliden romantik içerik taşıyan mesajlar, hediye gönderme vs.). Bazen de evlilik dışı ilişki yaşayan kişi veya diğer ebeveyn bu ilişki ile ilgili hislerini gizlice çocuklarıyla paylaşır (F.M. Dattilio, A. Jongsma).

Bu tür ailesel sorunların ele alınması ve yönetilmesinde bazı hedefler önemlidir; eşlerin birbirleriyle bu konuda iletişime geçmeleri, sorunun çözümü veya ayrılma konusunun üzerine eğilmek için çift (evlilik/ayrılık) terapisi almaları, çocukları bu konuda nasıl bilgilendirecekleri konusunda bir anlaşmaya varmaları uygun olacaktır. Bir evlilik ilişkisinin sonlandırılmasının çocuklara nasıl anlatılacağının kararlaştırılması önemlidir. Ebeveynlerin çocuklarını “sır tutma” durumunda bırakarak onlara verdikleri zararı anlamaları ve gelecekte tüm ilişki problemlerini aralarında konuşarak çözmeleri sağlanmalıdır. Eş ilişkisi (evlilik) terapisinin sağlanamadığı durumlarda gereğinde bireysel terapiler uygulanmalıdır.