DEMANS TEDAVİSİNDE İLAÇ KULLANMADA ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

Demans tedavisinde öncelikli amaç, vitamin eksikliği, hipotiroidizm ya da konjestif kalp yetmezliği gibi, geriye dönebilir ve tedavi edilebilir, altta yatan bir neden varsa onu bulmak ve tedavi etmektir.

Depresyon, yaşlılarda demans belirtilerine yol açabilir ve daha önce var olan bilişsel işlev bozukluklarını ağırlaştırabilir.

Bilişsel bozukluklarla depresyon bir arada görülüyorsa, öncelikle depresyonun tedavisi yapılmalıdır.

Demansların %50-70’i Alzheimer türü demansdır. Tedavide öncelikli olarak kolinesteraz inhibitörü ilaçlar (donopezil, rivastigmin, galantamin) kullanılır. Bu ilaçlar, hastaların yaklaşık dörtte birinde bilişsel işlevlerde önemli ölçüde bir düzelme sağlarlar. İlaçların yararları 6-12 hafta geçmeden görülmeyebilir (E. Köroğlu, HOPE, 2015).

Demans tedavisinde kullanılan ilaçlardan birine yanıt alınamaması, bir diğerine de yanıt alınamayacağını göstermez. Rivastigminin transdermal (cilt üzerine bant şeklinde) tedavi sistemi de vardır.

Kolinesteraz inhibitörü ilaçların başlıca yan etkileri; bulantı, kusma, ishal, kabızlık ve anoreksiyadır. Yan etkiler kullanım ile bir süre sonra azalabilir.

Memantin, orta ve ağır derecede Alzheimer türü demans tedavisinde kullanılır. Donepezil grubu ile birlikte kullanıldığında ek birtakım yararlar sağlar.

Memantinin en sık görülen yan etkileri; konfüzyon, ajitasyon, uykusuzluk, baş dönmesi ve baş ağrısıdır.

Demanslı hastalarda psikoz (paranoya, sanrılar ve varsanılar), ajitasyon, aşırı hareketlilik, inhibisyonun ortadan kalkması oldukça sık olarak görülür. Bu gibi durumlarda antipsikotik ilaçlar, etkin olan en düşük dozda başlanabilir. Hangi ilacın kullanılacağı kararı, ilaçların yan etkileri ve hastanın özelliklerine göre verilir.

DEMANS

Günlük yaşamda sıklıkla “bunama” olarak kullanılan demans, kişide zihinsel yeteneklerde bozulma ve bunun sonucu olarak da kişinin günlük yaşam aktivitelerinde ortaya çıkan sorunlarla karakterizedir. Kişilerde düşünme, bilgileri saklama, problem çözme, konuşma, algılama, hesaplama ve yargılama gibi bilişsel yeteneklerde yetersizlikler gelişebilir.

Demans sıklığı ileri yaşla beraber artmaktadır. Ancak bu durum normal yaşlanmanın bir özelliği değildir. Normal yaşlanma belirtileri 65 yaşından sonra başlar ve 80’li yaşlarda tam olarak belirginleşir. 65 yaş üzerindeki kişilerin %5’inde demans belirtileri izlenir. Yaşla birlikte bu oran artar.

Demans belirtileri ile giden onlarca hastalık tanımlanmakla beraber özellikle 65 yaş üzerindeki hastalarda demans karşımıza en sık ALZHEİMER HASTALIĞI şeklinde çıkar. Alzheimer hastalığı, sinsi başlayan ve ilerleyici nörodejeneratif bir beyin hastalığıdır. Alzheimer hastalığında temel klinik tablo; bilişsel, davranışsal ve işlevsel semptomları kapsamaktadır. Bellek kaybı erken ve kaçınılmazdır. Hasta ve yakını tarafından bildirilen, en az 6 aydır mevcut olan ilerleyici bellek bozukluğu vardır. Karakteristik olarak, yakın anılar uzak anılardan önce kaybolur. Yeni bellek oluşturulamamaktadır. Hasta ya da yakını aynı soru ve konuların tekrarlanması, özel eşyanın kaybedilmesi, randevuların unutulmasından yakınmaktadır. Bazı mekanlarda yön bulma güçlüğü, kaybolma yaşanabilir. Dil sorunları, kelime bulma güçlüğü, nesneleri tanımada güçlük bazen de beceriksizlik -sakarlık gözlenir. Hesap yeteneği azalabilir. Zihinsel esneklik azalmaktadır.  Hastaların günlük yaşamdaki işlevsellikleri giderek azalır.

Demans günlük yaşam aktiviteleri göz önüne alınarak 3 evreye ayrılabilir; hafif, orta ve ağır demans. Orta demans evresine ulaşıldığında, hasta ev dışındaki bağımsızlığını büyük oranda yitirmiştir. Evdeki işlevsellik son derece yüzeyleşmiştir. Okuma yazma ve anlamada güçlükler mevcuttur. Ağır demans evresinde; giyinmek, yıkanmak, yemek yeme gibi temel yaşam aktivitelerinde tam bir gözetim gerekmektedir. Kelime hazinesi oldukça gerilemiştir. İdrar kaçırma giderek belirginleşir.

Davranışsal belirtiler; huzursuzluk, ajitasyon, sabırsızlık, sürekli istekte bulunma, sözel ya da fiziksel şiddet uygulama, uygunsuz davranışlar, bağırma, eşya biriktirme şeklinde olabilir.

Psikolojik belirtiler; anksiyete (kaygı artışı), apati, depresyon, negativist tutum, halüsinasyonlar, sanrısal düşünceler, misidentifikasyon sendromu bulguları (kendini yanlış tanımlama gibi) olabilmektedir.

Demansa bağlı davranışsal ve psikolojik belirtiler hem hastanın hem de bakım verenin yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.

Depresyon Alzheimer hastalığı için bir risk faktörüdür. Depresyon demansla karışabilir. Orta ve ağır demanslarda sanrı ve halüsinasyon gibi çeşitli psikotik belirtiler görülebilir. Halüsinasyonlar sanrılardan biraz daha az görülür. Paranoid tablo gelişebilir. Bireyler de kişilik değişiklikleri sık görülür. Bireyler daha endişeli, korku dolu olabilir. Duygusal dalgalanmalar sıktır.

Alzheimer hastalığı için esas olan klinik tanıdır. Esas tanı otopside nöropatolojik bulguların saptanması ile mümkün olmaktadır. Evrelendirmede kullanılan birçok ölçek ve değerlendirme aracı bulunmaktadır. Bunlardan en yaygın olanları Klinik Demans Evrelendirme Ölçeği (CDR) ve Global Yıkım Ölçeği’dir (GDS). (MMDD) Mini Mental Durum Değerlendirmesi Testi, bilişsel bozukluk taramasında en sık kullanılan testtir. MMDD aynı hastanın uzunlamasına değerlendirilmesinde yararlıdır.

Yüksek eğitim düzeyinin Alzheimer hastalığının daha geç belirti vermesine neden olduğu bilinmektedir. Bu sonuç kognitif rezerv ya da beyin rezervi hipotezi ile açıklanmaktadır.

Alzheimer hastalığında sağ kalım süresi değişken olup, kişiye göre cinsiyet, hastalığın başlangıç yaşı ve eş tanılara bağlı olarak farklılık gösterir.

HAFİF KOGNİTİF BOZUKLUK; yaşlanmaya bağlı bellek bozukluğu ile erken evre demans arasındaki semptom yelpazesinde yer alır. 65 yaş üzerinde sıklığı %17 kadardır. En sık karşılaşılan başlangıç belirtisi unutkanlıktır.  Genel bilişsel işlevselliği ve günlük yaşam etkinliklerini sürdürme yeteneği olağan sınırlardadır.

VASKÜLER DEMANS; ikinci en sık demans nedenidir. Tipik bir vasküler demans için, inme gibi vasküler olay çevresinde akut başlangıç, yine ayırdedilebilir bir vasküler olaya kadar bir ölçüde düzelmeyle birlikte durağan bir dönem ardından giderek derinleşen bilişsel yıkım öyküsü esastır. Fokal nörobiyolojik işaretler (hemiparezi, duyu kaybı, görme alanı kaybı gibi) bulunmaktadır.

Demans (nörobilişsel bozukluk) belirtileri gösteren bütün hastalarda bazı laboratuvar incelemeleri yaptırılmalıdır; TSH, Vit B12, Folat, tam kan sayımı, elektrolitler ve yapısal beyin görüntüleme (Manyetik rezonans görüntüleme ya da bilgisayarlı beyin tomografisi). Hastadan alınan öykü ve muayene bulgularına göre diğer tetkikler de istenebilir (E. Köroğlu, HOPE, 2015).