KLOZAPİN

Şizofreni tedavisinde kullanılan bir ilaç olup genellikle 300-600 mg/gün aralığında önerilir. Doz artımı yavaş yapılır, başlangıçta akşam tek doz önerilse de yüksek dozlara çıkılacak olursa, yan etkilerini azaltmak için toplam günlük doz ikiye bölünerek verilir. Klozapin yemeklerle birlikte ya da aç karnına alınabilir.

Klozapin alımına 48 saatten daha uzun bir süre ara verilmişse, tedaviye 25 mg/gün dozunda yeniden başlanması gerekir; ancak ilk doz artırımlarına göre dozu hekim önerisi ile daha hızlı artırılabilir. Yüksek dozda birden ilacın kesilmesi yoksunluk belirtilerine yolaçabilir.

Klozapin kullanımına başlamadan daha önce kullanılan antipsikotik ilacın kesilmesi önerilse de klozapin dozu 200 mg/gün olana dek eski ilaca devam edilebilir ve sonra giderek dozu azaltılarak kesilebilir.

Dirençli olgularda güçlendirme tedavilerine gereksinim duyulabilir. Klozapin tedavisi ile ne derecede ve ne zaman bir düzelme sağlanabileceği tam olarak öngörülemez (E. Köroğlu, HOPE, 2015).

Klozapin kullanan hastaların izleminde çok önemli bir konu lökosit sayımıdır. Tedavinin başında; altı ay boyunca haftada bir, ikinci 6 ay boyunca iki haftada bir, sonra dört haftada bir kan sayımı yapılmalıdır.

Klozapin kullanırken lökosit sayımı 3000 hücre/mm3 ün altına, salt nötrofil sayımı 2000 hücre/mm3 ün altına inerse ilacın kesilmesi gerekir. Klozapin kesilirse, belirli bir süre haftada bir lökosit ve nötrofil sayımı yapılmalıdır.

Klozapin kullanımında agranülositoz oluşma riski unutulmamalıdır. Bu durum tedavi gören hastaların %1,2 sinde ortaya çıkan ciddi bir durumdur. Granülositler (nötrofiller) çok azalınca vücudun bağışıklığı bozulur.

Klozapin, konvülsiyonlara (katılım) neden olabilmektedir. Özellikle 600 mg/gün’ün üzerindeki dozlarda konvülsiyon gözlenebilir. Kontrol altına alınmamış epilepsi hastalarında bu nedenle klozapin önerilmez.

Klozapinin sık görülen yan etkileri; sedasyon (durgunlaşma), bulantı, mide yanması, ishal, grip benzeri bulgular ile akşamları olan aşırı düzeyde ağızdan su gelmesidir. Ağız kuruluğu, bulanık görme, kabızlık ve idrar tutukluğuna da   neden olabilir. İlaca karşı dayanaklılık (tolerans) geliştikçe bu yan etkilerde azalmaktadır.

Hastaların alkol almaları düşünme, yargılama ve eşgüdüm hareketleri bozacağı için önerilmez. Hasta kilo alımı, metabolik sendrom gelişme riski açısından eğitilmeli ve takip edilmelidir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir