AĞRI BOZUKLUĞU

Genellikle 30-50 yaşları arasında, kadınlarda daha sık görülen bir tablo olup; ağrı (özellikle bel ağrısı) en sık tıbbi yardım arayışına neden olan bir durumdur. Bu bozukluğun bilinçdışı çatışmaların dışavurumu olduğu düşünülmektedir. Ağrının hiç geçmemesi ve ağrı kesici ilaçlara yanıt vermemesi, ruhsal etkenlerin varlığını düşündürmektedir. Biyolojik olarak özellikle endorfin eksikliği üzerinde durulmaktadır (E. Köroğlu, Psikiyatri El Kitabı).

Ağrı vücudun herhangi bir bölümünden kaynaklanabilir, tıbbi bir durumla tam olarak açıklanamaz. Psikolojik etkenler de sıklıkla eşlik eder ancak hastalar genellikle olayın ruhsal boyutunu yadsımaktadır. Tıbbi ya da cerrahi bir yöntemle tedavi görme konusunda ısrarcı olurlar.

Ağrı bozukluğu genellikle birden başlar. Sonlanımı değişkendir ve altta yatan ruhsal etkenlere bağlıdır. Bazı olgularda süreğen işlevsellik kaybı ile sonuçlanabilir. Ağrı kesiciler pek etkin olmaz. Tedavide psikoterapi ve bazı antidepresan ilaçların kullanımı yararlı olur.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir